19 Haziran 2013 Çarşamba

Gezi notları -2-

Süpür çocuk...süpür...

Ben korkuyorum çocuk, saflığım anlaşılacak diye, içimde ki çocuğu alacaklar diye. Sen süpür çocuk, korkmadan süpür. Sen süpür ki dağılsın yüreğinde ki incinmişlikler, sen süpür ki kırılsın sana vurulacak zincirler...



Adı Vedat bu veletin. Hızlı koşuyor, cesur, ha bir de her şeye verecek bir cevabı var. Bakmayın yaşının küçük olduğuna senden benden çok görmüşlüğü var. Ama Vedat çocuk. Tek isteği var bizden; "gitmeyin sakın geziden" ...Neden Vedat? Utanır, sıkılır, güler... Anlarsın zaten sesinin tonundan;

"Sevgiyle açılmış bir kucağa, adam yerine koyulmaya ve iki çift samimi lafa kurban..."

Ah be Vedat, ne utanıp sıkılırsın? Hangimiz o kucak için koşmadık, hangimiz ben adamın diye bas bas bağırmadık hangimiz samimi bir kelime duymanın hasretini duymadık...

Utanma Vedat, sıkılma... Ömrün böyle geçecek, daha çok erken yorulma. Sen süpür, gülümseyerek süpür... Tozun, dumanın iliklerine işlesin yine de süpür... Zira, hayat hep böyle...

-Eee Vedat, büyüyünce ne olacaksın? 
-Beşiktaşlı olucam...
-Onu anladım zaten hepimiz olduk, başka ne olcan?
-Polis olcam...
-Neden Vedat?
-Biber gazı atacam... ama size değil abla, kötülere atacam...
-Kötüler kim Vedat?
-İşte bu ağaçları kesmek isteyenler...
-Ya onlarda bizim gibi kaçmazlarsa?
-Kaçarlar abla... ben onların ağazlarını açıp içine atacap gazları...

Güldük buna... epey bir güldük... o da güldürmek için böyle konuşuyordu zaten.  



Vedat'ın artık iyileri ve kötüleri var. Vedat'ın hayallerinin içinde bir park var. İçinde abileri ablaları... Vedat büyücek, adam olacak belki de dediği gibi "polis" olacak... Bir gün karşısına kendi gibi bir "çocuk" çıkacak... Belki hatırlayacak belki hatırlamayacak ama içinde bir ses bir tını derinlerden gelen bir şey duyacak. Tanıdık gelen bir şey. Sağduyu gibi, iç sesi gibi... Bu ona adalet verecek, merhamet verecek belki de tam tersi hepsini teker teker süpürecek.

Vedat, parkın içinden gelip geçti. Benim objektifime yakalandığını bilirken bilmezden geldi... Üç saniyelik tanışıklığımız oldu. Ben başka bir karenin peşine düştüm, o süpürmeye devam etti... Aslında hiç konuşmadık... Adını da bilmem, hayalini de... Gerçi bilsem de ne fark eder ki? Ha Vedat ha değil...

Bu hikaye ha gerçek ha değil ne fark eder ki?


Seyr-i Alemci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder