Sevgili Kaptan,
Yaşamaya ara verdim bu aralar. Turistik vizem bitmek üzere.
Geminin yolunu gözler oldum. Nicedir sizden haber alamamanın hüznü içindeyim. Eğer dalgalar sesimi size ulaştırıyorsa yeni
rotanız “bulanık sular” olsun.
Bilirim dibi görünen suları seversiniz siz ama bulanık
suların gizemini ancak ve ancak içine atlamaya cesaret ederseniz hissedersiniz.
Bugün bir martıyla ahbaplık ettik. Uçmaktan hayli sıkılmış
bir martı. Kanatlarını çırpacak hali kalmamış. Birlikte uzun bir yürüyüşe
çıktık. Nereye gittiğimizi bilmeden az
ve öz gittik. Ara sıra anlamsız birkaç cümle kurduk birbirimize vakti
geldiğinde kullanmak üzere sakladık onları. Sonra yorulunca yürümekten
sessizliğe gömmek istedik kendimizi. Durduk. Birbirimize hiç bakmadan gömülmek
üzere hazırlık yapmıştık ki inceden gelen kadın çığlığı ile ikimizde irkildik.
Sese doğru döndü göz bebeklerimiz, kirpiklerimiz ayak parmaklarımızın ucu.
Kadın bağırmak için nefes alıyor sonra da ayak izi bırakacak gibi sesler
çıkartıyordu. Sesine yaklaştık kadının. Kulaklarımızdan içeri süzülmesine izin
verdik. Bedenimizi karış karış bir çırpıda gezip kalbimizin içinde mola alan
bir sesi vardı.
Ben, martı ve kadının sesi oradan birlikte ayrıldık. Artık
hem sessiz hem de çığlıklıydık. Üç kişilik bir yoldaşlık oldu bir an için
yolculuğumuz. Gündoğumu gibi bir yerlerde ayrıldık. Üçümüzde hem önümüze hem de
birbirimize bakar halde yürüdük bir süre.
O an bir şarkı çıksın karşıma istedim. İçinde benden hiçbir şey
olmayan bir melodisi olsun …yavaşça kavrasın belimi notaları… “dumandan gecelerim olsun içime çekebileceğim”
diye bir söz olsun şarkıda...
Sonra ıslık çalan
ağaçlar arasına karıştım bir ara. Yapraklar dans ediyor ıslıklarda…Ben yüzümü denize
döndükçe pusulam beni dağlara götürür durur buralarda.
Ben gelemiyorum, sen dön kaptan.
Saygılarımla,
Seyr-i Alemciniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder