24 Mart 2013 Pazar

şerefe kaptan....

böcekler her yerde yine...

Gemiyi acilen boşaltın ya da birlikte batalım... Seyir defterini bile yediler... Çabaladım kaptan, normal olmak için çabaladım... Bir ilaç uyu geçer dediler, uykumda başladı böcekler, geçmedi kaptan... Daaannn! Vurdum tam onikiden... saatler 12 yi gösteriyor, araba bal kabağına dönüşmek üzere bense camdan ayakkabıları kırdım... bulamazlar ki beni...

Gölgeler bağımsız, kendi rejisinde... Işık karanlığı aydınlatmıyor sadece oyun oynuyor benimle... legolarım nerede? Lego mu logo mu? Ne yaptınız beynime...

Silah seslerini yakından duymadım ben, bir sevdiğim el bombasıyla bacağını kaybetmedi hiç, neden savaşlar acıtır ki yüreğimi... Kim anlattı bunları bana... susturun saçı fönlü tek tonda konuşan kare içindeki haber spikerlerini...

Böcekler çıkıyor kaptan, içimden kafamdan... ayaklarımdan başlıyorlar tırmanmaya ... tek istedikleri yükselmek... En tepeye çıkıp küçük olduklarını unutmak... İzin veriyorum kaptan... Bütün böceklere izin veriyorum... Bir ilaç al geçer... Geçmiyor kaptan...

Kulaklarımda başkalarının sesi var, kendi sesimi duyamıyorum kaptan. Hepsi aynı anda farklı tonda...acıyor beynim, kafamın içinde vızıldıyorlar, kafam koca bir kovan... Ama bal yapmıyor, kan akıyor kulaklarımdan kaptan, yalayan vampirler ölümsüzler... Bense ölümlü kaptan...

Toprağın altı ya da üstü fark etmiyor; soğuk ve karanlık... Böcekler ise her yerde... Bir parça bir parça derken... başlıyor bir kaşıntı, tırnaklarımın arasında et parçaları.. canım canımda... kanım tırnaklarım da... bırakın diyorum, bırakmıyorlar kaptan... bir ilaç al geçer...

Böcekler her yerde, gittikçe çoğalıyorlar... yumurtalıklarımdalar... eyvahlar olsun... alın içimdeki küçük kıllı bacaklı antenlileri... onların antenleri gözümde kulağımda.. her titreşim konuşur halde... koltuğun sesini duyuyorum, sustur kaptan... tavanda harfler var, sürekli yer değiştiriyor, duvarlar konuşmasın rica et kaptan... 

Bir nota, bir fotoğraf karesi, bir fırça darbesi, bir an... bunun mu kölesi böcekler... Ben normalim değil mi kaptan... Söylesene... Birlikte gülelim ... gülelim... gülsünler.. gül... gül gibi.. dikenli ve naif... Biliyorum öyle değil kaptan...

Yak gemiyi gel, ya da ben kül olacağım....




11 Mart 2013 Pazartesi

Sevgili Kaptan,

Çok vakit oldu seyir defteri mürekkepsiz kaldı. Kabahatimi bilir, telafisi yapılmaz görürüm. 

Yollar uzadıkça uzadı, ne gördüklerim bitti, ne dinlediklerim. Gel gör ki yazamadım işte size bir türlü.

En son, gemiden haber uçurdu tayfalar. Panikle aldım notlarını ve ilk defa korktum ya geç kalırsam diye... 

O gün, kış mavisi bir örtü vardı gökyüzünde.  Hafif dalgalı bulutlar, durgun nehrin üzerinde ki kurumuş yaprak gibiydi. Yani yer gök aynı derler ya, öyle günlerden biri diyelim...

Ben ve diğerleri iki kişiydik. Fazla gürültü yapmamak için dağıldık. Ben gittim, diğerleri kaldı.

Mesaj cebimde, bakamaz oldum uzun süre. Ya geç kaldıysam diye.  Limana koşup gitmek geldi aklıma. Rüzgarı arkama alıp, sulara fısıldayacak koşarak gelecektim yanınıza. Sonra tam sonsuz mavilikte gemiyi görecektim, bırakacaktım kendimi akıntıya, gittikçe yaklaşacaktım... Sonra...Sonra.. Ya geç kaldıysam...

Önce limanda, sonra da seyir defterinin başında bulandı durdu gözlerim. Ne haritalar net ne harfler... zaten ikisine de gerek yok derdiniz siz : "İyi bir denizci ruhuyla bulur yönünü" ...  Yazmam gerek, size geç kalmamak için yazmam gerek...

Anlayışınızı değil, hissetmenizi bekliyorum bu sefer.

Rotayı çizmemiş olabilirim ama dümen hiç sapmadı. En yakın zamanda yol bilgileri tarafınıza bildirilecektir. 

Saygılarımla,

Seyr-i Alemci